22 Ağustos 2016 Pazartesi

Yaşlanan Yüzün Değerlendirilmesi Nasıl Yapılmalı?


Estetik cerrahi için danışanlara (bu kişiler hasta olarak adlandırılmamalı) yardımcı olurken başvuru motivasyonları ya da şikayetleri dikkatlice dinlenerek amaca yönelik onları mutlu edecek işlemler yapılmalıdır. Aksi taktirde yapılan işlem ne kadar başarılı olsa da sonuç kişiyi memnun etmekten uzak olacaktır. Amaç bizim kafamızdaki ideali yakalamak değil kişinin arzu ettiği sonucu kendisine sağlamak olmalıdır.

Bu mantık ile yaşlanan yüzü değerlendirirken ‘‘Kişileri Plastik Cerraha getiren nedir?’’ sorusuna cevap vererek işe başlamak sanırım yanlış olmaz. Hemen her konuda olduğu gibi estetik işlemler için de en önemli farkındalık kişinin çevresindeki estetik yaptırıp memnuniyetini bildiren arkadaşları ya da tanıdıkları tarafından yaratılmaktadır. Başarılı sonuçları görüp ilerleyen yıllar ile kendisinde de yaşlanma ibarelerini (BKN: Yaşlanma Sırasında Yüzde Neler Olur?) gözlemlemeye başlayan kişi neden ben de denemeyeyim diye düşünmeye başlar. Ayrıca pek çok kişi (belki de medyanın da bu yönde bilgi sağlamasıyla) daha genç görünümlü, bakımlı yada güzel insanların daha iyi bir kariyer yakalayacağı inancını taşır. Bu da ilerleyen yıllara meydan okumak ve rekabetçi iş ortamına daha iyi adapte olmak için kişileri daha çok estetik arayışı içine sokar. 

Hasta değerlendirilirken hikayesinde ciltteki kronik güneşe maruz kalmaya ikincil oluşan yıpranma, kronik sigara ve alkol kullanımı, aşırı kilo değişiklikleri, yüz kemiklerindeki değişiklikler ve hacim kayıpları, duygusal stresler, yüz yaralanması olup olmadığı, mimik kaslarının kullanım alışkanlıkları gibi faktörler göz önüne alınmalıdır. Muayenede cildin esnekliği ve elastisitesi, ciltte yaşla gelişen keratotik lezyonlar, ciltteki ince kırışıklıklar, deri altı dokudaki incelme ve atrofi, anormal pigmentasyon ve çevresel etkenlere bağlı cilt hasarı değerlendirilmelidir. 

Tüm bu değerlendirmelerin ışığında danışanlara uygulanacak tedavilerin yüzün hangi bölgesine ne kadar fayda sağlayacağı, sağlanacak faydanın ne kadar süre ile kalıcı olacağı, olası riskler hakkında bilgi verilmelidir. Danışanlara cilt gençleştirme için yapılacak işlemlerin sadece cildin kalitesini ve görünümünü etkileyip yüzün üç boyutlu yapısına etkisinin olamayacağı, dolgu uygulamalarının olumlu etkilerinin hangi bölgelerde daha yüz güldürücü olduğu, botoks uygulamalarının hangi çizgilenmelerde fayda sağlayacağı detaylıca anlatılmalıdır. Cilt altı bağ dokusunun kendisini yenilemesi esasına dayalı kök hücre uygulamalarının veya yüksek teknoloji enerji bazlı uygulamaların (radyofrekans veya ultrason enerjisi ile yapılan uygulamalar) etkilerinin ne zaman ortaya çıkacağı, kaç seans uygulama yapılması gerektiği ve etkinin ne kadar kalıcı olacağı anlatılmalıdır. 

Yüz gençleştirme için danışan kişilerin anlamaları gereken en önemli konu hiçbir tedavinin yada yöntemin tek başına yüzdeki tüm sorunları çözmek için yeterli olmayacağıdır. Girişim gerektirmeden veya enjeksiyon, yüzeyel soyma işlemleri minimal girişimler ile yapılacak işlemlerin faydasının ve etki süresinin sınırlı olacağı, pek çok zaman birden fazla işlemin kombinasyonuna ihtiyaç duyulacağı ve nihai olarak cerrahi uygulamalara gerek olacağının anlatılması gerekir. Amacını aşan vaatler neticesinde çok yüksek beklenti düzeyi ile işleme alınan danışanlarda hayal kırıklığı yaşanması kaçınılmazdır. 

Hepinize sağlıklı günler dilerim.

Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER

Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder