Plastik
Cerrahi, tarihi gelişimi yaralanmalara bağlı doku kayıplarının yerine konulması
ile başladığından Eski Yunanca’da yeniden şekillendirme anlamına gelen
‘‘Plastikos’’ kelimesinden köken alır. Yıllar içerisinde edinilen cerrahi
tecrübenin kişilerin dış görünüşlerini düzeltmek amacıyla da kullanılması ile
Plastik Cerrahi, Rekonstrüktif (Yeniden Yapılandırma) Cerrahi ve Estetik
(Kozmetik) cerrahi olarak iki ana konsepte ayrılmıştır.
Rekonstrüktif
Cerrahide yarık damak dudak, yaralanmalar, yanıklar, tümör cerrahisi gibi pek
çok fonksiyonel ve hayati konuda ameliyatlar yapılırken ilgilenilen insanlar
gerçek anlamda hastadır. Estetik cerrahide ise kişilere cerrahi yöntemler
kullanılarak bir hizmet sunuluyor olsa da hizmeti alan insanlar hasta değildir.
Hizmet verdiğimiz insanlara ‘‘Müşteri’’ olarak adlandırmanın (ve o şekilde
davranmanın) uygun olmayacağı da aşikardır. Peki o halde Estetik cerrahi
hizmetini veren hekim ile bu hizmeti alan kişi arasındaki para alış-verisini de
içeren ilişkiyi nasıl adlandırmak gerekir? Bu konumda olan başka profesyoneller
var mıdır?
Tıp
etiği ve Plastik Cerrahi etiği konularındaki bilimsel yayınlar incelendiğinde
bu konu irdelenmekte ve Türkçe’deki tam karşılığı ‘‘DANIŞAN’’ olan ‘‘Client’’
teriminin kullanılması önerilmektedir.
Konunun
daha iyi anlaşılabilmesi için toplum genelinde daha çok bilinen bir meslek
grubundan örnek vererek Estetik Cerrahinin özeline gelmek istiyorum. Her hangi
bir psikiyatrik rahatsızlığı olmadığı halde hayat koçluğu yada aile
danışmanlığı gibi konularda psikologlar kişilere yardımcı olmaktadır. Sonuçta
profesyoneller bilgi ve becerilerini kişilerin hastalık dışı sorunlarının
çözümünde kullanmaktadırlar.
Estetik
Cerrahi’de de durum farklı değildir. Plastik cerrahlar kişilerin hastalığı
olmadığı halde dış görünümlerini daha iyi hale getirmek için tıbbi bilgilerini
ve cerrahi becerilerini kullanırlar. Bu noktada da hizmeti veren kişi hekim,
alan kişi ise danışan konumundadır.
Kendisine
bilgi danışılan kişi (hekim) hem yapılacak işleme karar veren hem de bu işten
maddi kazanç sağlayan kişi olduğundan burada etik olarak bir çıkar çatışması
söz konusudur. Sonuçta hizmeti alarak maddi ödemeyi yapacak danışanın hizmet
alacağı konuda yeterli bilgi birikimine sahip olmadığını düşünürsek alacağı
hizmetin kalitesini ve/veya ederini (fiyatını) taktir edecek durumu da yoktur.
Ayrıca yapılacak cerrahi işlem estetik amaçla da olsa sonuçta tüm değişkenlerin
hekimin kontrolünde olmadığı, komplikasyon risklerinin asla sıfırlanamayacağı
şekilde insan vücudu üzerinde yapılmaktadır. Ayrıca estetik girişimler
esnasında işlemin doğası gereği yada gelişen komplikasyonlara bağlı olarak
yapılması gereken tıbbi işlemler (buna bağlı olarak işin maliyeti) süreçte
değişiklik gösterebilir.
Ana
hatları ile ortaya koyduğumuz bu gerçekleri aklımızda tutarak hekimlik etiği
ile ilgili kuralları (kişi özerkliğine saygı-respect to autonomy-,
fayda-beneficence-,zarar vermeme-nonmaleficence- ve adalet-justice) Estetik
cerrahiye nasıl uygularız?
Öncelikle
ADALET (justice) prensibi gereği, sağlık hizmetlerine ayrılan kaynakların
sınırlı olduğu dünyada estetik işlemlerin hiç bir koşul altında sosyal güvenlik
kurumlarına veya özel sağlık sigortası sağlayan sigorta şirketlerine (poliçede
estetik işlemlerin de ödeneceğine dair bir madde yoksa) farklı tanılar ile
ödetilmemesi gerekir. Bu kural sadece Plastik Cerrahları için değil, estetik
cerrah olmadıkları halde estetik cerrahi ameliyatları yapan diğer hekimler
(burun ameliyatı yapan Kulak-Burun-Boğaz uzmanları, göz kapağı estetiği yapan Göz uzmanları, genital estetik yapan Kadın
Hastalıkları ve Doğum Uzmanları yada penis büyütme ameliyatı yapan Üroloji
uzmanları) için de geçerlidir.
Danışman
konumunda olduğumuz bu ilişkide her zaman danışanın çıkarlarının bizimkinden
önce gelmesi gerektiğini (patients best interests) hatırlamamız gerekir. Bu
sebeple danışanlarımıza estetik işlemleri anlatırken hastanın en fazla fayda
göreceği (beneficence), en az risk alacağı (nonmaleficence) ve en ucuz
yöntemleri (justice) öncelikli olarak sunmamız gerekir. Ayrıca danışana mevcut
şekil bozukluğunu düzeltmek için yapılabilecek tüm işlemler hakkında (bizler bu
işlemleri yapmıyorsak bile) bilgi verip
işlem seçimini ve zamanlamasını hastaya bırakmamız (respect to autonomy)
gerekir. Danışanın kafasında anlatılan işlemlerin tam olarak canlanması veya
kavranması için üzerinde düşünmesine zaman tanınması, gerekir ise başka bir gün
danışan tekrar görülerek soruları cevaplanması gerekir. Ayrıca dış görünüşe ve
genel imaja her geçen gün daha da önem verildiği toplumumuzda, medya tarafından
insanlara pompalanan Estetik Cerrahinin her derde deva olduğu fikrine
sırtımızı yaslamadan yapılabilecekleri açık yüreklilikle danışanlarımıza izah
etmemiz (fayda-beneficence-,zarar vermeme-nonmaleficence) gerekir.
Bu
genel çerçevenin dışında kalan hasta seçimi nasıl yapılmalı, ergenlik çağındaki
danışanların opere edilmesi yada edilmemesi etik midir, danışanların
beklentilerinin rasyonel olup olması, estetik ameliyatlarda hekimin danışanı
reddetme hakkı var mıdır, estetik işlemler hekim tarafından önerilebilir mi,
danışanları/toplumu estetik işlemlere özendirmek etik midir, estetik işlemler
elektif işlemler ise reklam yapılabilir mi gibi pek çok etik konu ayrı ayrı
irdelenmesi gerekir. Ancak sizleri sıkmamak adına bu konuları başka zaman
tartışmak isterim.
Sağlıklı
günler dileklerimle.
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
www.ibrahimcanter.com
bilgi@ibrahimcanter.com
youtube.com/ibrahimcanter
plus.google.com/+ibrahimcanter
Google.com/+ibrahimcanter
.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder