2 Mart 2016 Çarşamba

Estetik Cerrahi ve Etik


Plastik Cerrahi, tarihi gelişimi yaralanmalara bağlı doku kayıplarının yerine konulması ile başladığından Eski Yunanca’da yeniden şekillendirme anlamına gelen ‘‘Plastikos’’ kelimesinden köken alır. Yıllar içerisinde edinilen cerrahi tecrübenin kişilerin dış görünüşlerini düzeltmek amacıyla da kullanılması ile Plastik Cerrahi, Rekonstrüktif (Yeniden Yapılandırma) Cerrahi ve Estetik (Kozmetik) cerrahi olarak iki ana konsepte ayrılmıştır.

Rekonstrüktif Cerrahide yarık damak dudak, yaralanmalar, yanıklar, tümör cerrahisi gibi pek çok fonksiyonel ve hayati konuda ameliyatlar yapılırken ilgilenilen insanlar gerçek anlamda hastadır. Estetik cerrahide ise kişilere cerrahi yöntemler kullanılarak bir hizmet sunuluyor olsa da hizmeti alan insanlar hasta değildir. Hizmet verdiğimiz insanlara ‘‘Müşteri’’ olarak adlandırmanın (ve o şekilde davranmanın) uygun olmayacağı da aşikardır. Peki o halde Estetik cerrahi hizmetini veren hekim ile bu hizmeti alan kişi arasındaki para alış-verisini de içeren ilişkiyi nasıl adlandırmak gerekir? Bu konumda olan başka profesyoneller var mıdır?

Tıp etiği ve Plastik Cerrahi etiği konularındaki bilimsel yayınlar incelendiğinde bu konu irdelenmekte ve Türkçe’deki tam karşılığı ‘‘DANIŞAN’’ olan ‘‘Client’’ teriminin kullanılması önerilmektedir.

Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için toplum genelinde daha çok bilinen bir meslek grubundan örnek vererek Estetik Cerrahinin özeline gelmek istiyorum. Her hangi bir psikiyatrik rahatsızlığı olmadığı halde hayat koçluğu yada aile danışmanlığı gibi konularda psikologlar kişilere yardımcı olmaktadır. Sonuçta profesyoneller bilgi ve becerilerini kişilerin hastalık dışı sorunlarının çözümünde kullanmaktadırlar.

Estetik Cerrahi’de de durum farklı değildir. Plastik cerrahlar kişilerin hastalığı olmadığı halde dış görünümlerini daha iyi hale getirmek için tıbbi bilgilerini ve cerrahi becerilerini kullanırlar. Bu noktada da hizmeti veren kişi hekim, alan kişi ise danışan konumundadır.

Kendisine bilgi danışılan kişi (hekim) hem yapılacak işleme karar veren hem de bu işten maddi kazanç sağlayan kişi olduğundan burada etik olarak bir çıkar çatışması söz konusudur. Sonuçta hizmeti alarak maddi ödemeyi yapacak danışanın hizmet alacağı konuda yeterli bilgi birikimine sahip olmadığını düşünürsek alacağı hizmetin kalitesini ve/veya ederini (fiyatını) taktir edecek durumu da yoktur. Ayrıca yapılacak cerrahi işlem estetik amaçla da olsa sonuçta tüm değişkenlerin hekimin kontrolünde olmadığı, komplikasyon risklerinin asla sıfırlanamayacağı şekilde insan vücudu üzerinde yapılmaktadır. Ayrıca estetik girişimler esnasında işlemin doğası gereği yada gelişen komplikasyonlara bağlı olarak yapılması gereken tıbbi işlemler (buna bağlı olarak işin maliyeti) süreçte değişiklik gösterebilir.

Ana hatları ile ortaya koyduğumuz bu gerçekleri aklımızda tutarak hekimlik etiği ile ilgili kuralları (kişi özerkliğine saygı-respect to autonomy-, fayda-beneficence-,zarar vermeme-nonmaleficence- ve adalet-justice) Estetik cerrahiye nasıl uygularız?

Öncelikle ADALET (justice) prensibi gereği, sağlık hizmetlerine ayrılan kaynakların sınırlı olduğu dünyada estetik işlemlerin hiç bir koşul altında sosyal güvenlik kurumlarına veya özel sağlık sigortası sağlayan sigorta şirketlerine (poliçede estetik işlemlerin de ödeneceğine dair bir madde yoksa) farklı tanılar ile ödetilmemesi gerekir. Bu kural sadece Plastik Cerrahları için değil, estetik cerrah olmadıkları halde estetik cerrahi ameliyatları yapan diğer hekimler (burun ameliyatı yapan Kulak-Burun-Boğaz uzmanları, göz kapağı estetiği yapan Göz uzmanları, genital estetik yapan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları yada penis büyütme ameliyatı yapan Üroloji uzmanları) için de geçerlidir.


Danışman konumunda olduğumuz bu ilişkide her zaman danışanın çıkarlarının bizimkinden önce gelmesi gerektiğini (patients best interests) hatırlamamız gerekir. Bu sebeple danışanlarımıza estetik işlemleri anlatırken hastanın en fazla fayda göreceği (beneficence), en az risk alacağı (nonmaleficence) ve en ucuz yöntemleri (justice) öncelikli olarak sunmamız gerekir. Ayrıca danışana mevcut şekil bozukluğunu düzeltmek için yapılabilecek tüm işlemler hakkında (bizler bu işlemleri yapmıyorsak bile)  bilgi verip işlem seçimini ve zamanlamasını hastaya bırakmamız (respect to autonomy) gerekir. Danışanın kafasında anlatılan işlemlerin tam olarak canlanması veya kavranması için üzerinde düşünmesine zaman tanınması, gerekir ise başka bir gün danışan tekrar görülerek soruları cevaplanması gerekir. Ayrıca dış görünüşe ve genel imaja her geçen gün daha da önem verildiği toplumumuzda, medya tarafından insanlara pompalanan Estetik Cerrahinin her derde deva olduğu fikrine sırtımızı yaslamadan yapılabilecekleri açık yüreklilikle danışanlarımıza izah etmemiz (fayda-beneficence-,zarar vermeme-nonmaleficence) gerekir.

Bu genel çerçevenin dışında kalan hasta seçimi nasıl yapılmalı, ergenlik çağındaki danışanların opere edilmesi yada edilmemesi etik midir, danışanların beklentilerinin rasyonel olup olması, estetik ameliyatlarda hekimin danışanı reddetme hakkı var mıdır, estetik işlemler hekim tarafından önerilebilir mi, danışanları/toplumu estetik işlemlere özendirmek etik midir, estetik işlemler elektif işlemler ise reklam yapılabilir mi gibi pek çok etik konu ayrı ayrı irdelenmesi gerekir. Ancak sizleri sıkmamak adına bu konuları başka zaman tartışmak isterim.

Sağlıklı günler dileklerimle.

Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER

Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
www.ibrahimcanter.com
bilgi@ibrahimcanter.com
youtube.com/ibrahimcanter
plus.google.com/+ibrahimcanter
Google.com/+ibrahimcanter





.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder